31 Temmuz, 2005

Güzel bir uygulama

Interaktif pazarlama sadece Internet demek değil elbette... İşte internet ve mobil mecralarını aynı anda kullanan keyifli bir uygulama:
http://uk-app.buongiorno.com/benylin/

Öksürük şurubu gibi bir ürünün tanıtımını eğlenceli bir şekilde yaparak, ürünün de 3 farklı türü olduğunu ne de güzel öğretiyor :)

30 Temmuz, 2005

Flash flash

Internet mecrasının tadı akıllı Flash uygulamaları ile çıkıyor diye düşünüyorum.
Posterden bozma sitelerden sıkılanlar için iki keyifli örnek:
http://www.nobodyhere.com
http://www.raku-gaki.com/

28 Temmuz, 2005

Uzaya gidelim

Streaming + Broadband = Online Yayın
Avrupa ve Amerika'da gittikçe yaygınlaşan broadband, Akamai gibi özel streaming servisi sunan üçüncü partilerin yaygınlaşması ile Internet tecrübesi televizyona yaklaşıyor... En yeni örnek Nasa'nın Yahoo ile ortaklaşa yürüttüğü Discovery'den canlı yayın:
http://www.nasa.gov/multimedia/nasatv/index.html

Internet geleceğin medyası olacağının bir büyük işaretini daha veriyor...

Enteresan siteler

Weird sites... Yani acayip, tuhaf, biraz garip biraz enteresan, belki de sıradışı. Bu siteler de aynen öyle, boş vaktiniz varsa buyrun eğlenceye: http://uk.news.yahoo.com/promo/100weird/1.html

Blog 101

Blog dünyasına giriş tadında, popüler tanımlar. Kelime uydurmak çok popüler teknoloji dünyasında biliyorsunuz, tercüme etmek de bir o kadar zor. Olduğunca...

RSS (Really Simple Syndication)
RSS blogları takip etmenin en kolay yolu. RSS teknolojisi sayesindesevdiğiniz blog'daki güncellemelerin otomatik olarak bilgisayarınıza iletilmesi için sadece o bloga kaydolmanız yeterli. Takip edilmek istenen blog sayısı arttıkça RSS kullanan okuyucuların sayısı da artıyor. Amerika'da blog okuyucularının %5'i RSS kullanıyor (PEW Survey). Diğer yandan Yahoo! ve Associated Press gibi haber kaynakları da izleyicilerine güncel haberleri RSS ile iletiyorlar.

VLOG (VIDEO BLOG)
Video blogging, kişilerin veya firmaların sanal günlüklerini videolar olarak tutmasına imkan veren en yeni blogging uygulaması. Bu trend özellikle tüm dünyada broadband'in yaygınlaşması ile internette video dolaşımının kolaylaştığı son bir yılda ortaya çıktı. VLoglar da reklam uygulamaları vefirmaların kurumsal blogları için kullanılıyor. Örneğin Microsoft Channel 9 adını verdiği video blog üzerinden yazılım geliştirmeciler ile doğrudaniletişim kuruyor.

MOBLOG (MOBILE BLOG)
Blog'a GPRS destekli telefonunuzdan veya PDA'inizden giriş yapmanıza imkan veren uygulamalar Moblog olarak tanımlanıyor. Mobloglarda girişler genelde kameralı cep telefonlarının kullanımı ile resimler olarak yapılıyor. Ayrıcahaberler, metinler de doğrudan cep telefonu üzerinden bloga eklenebiliyor.Örneğin textamerica.com kişisel Moblog kurmak için servis sunuyor.

CITIZEN JOURNALISM (HALK GAZETECİLİĞİ)
Blog kurmak ve yönetmek bu kadar kolay olunca, yepyeni bir gazetecilik türütüm dünyada başladı. Citizen Journalism yani Halk gazeteciliği olarak çevirebileceğimiz bu Blog türünde kişiler kendi şahit oldukları olayları veya araştırmalarını yayınlayarak medyada yer almayan olayların duyurulmasında veya farklı detayların sunulmasında önemli kaynaklar haline geliyor. Örneğin bu yıl Tusunami sonrası bir çok kişisel blog yaşananların anlatıldığı ve okunduğu haber kaynakları haline gelmişti.

FLOGS (FAKE BLOGS - SAHTE BLOGLAR)
Son dönemlerde blogların popülerleşmesi ile birlikte markalar da kendi ürün,servis veya marka promosyonları için sahte bloglar (FLOG) kullanmaya başladılar. Flog yazarı genelde sahte bir isimle yazıyor ve sanki firma ile ilgisi yokmuş gibi markayı veya ürünü anlatıyor. Örneğin McDonald's bu seneAmerika'da çok önemli olan Super Bowl finalinde gösterilecek reklamını tanıtmak için bir flog kullandı.

MICRO-NEWS
Micro-News tanımı son derece niş konulara odaklanmış Blogları tanımlamak için kullanılıyor. Örneğin sadece restaurant açılışlarını anlatan, veyaşehirde sürmekte olan inşaatları anlatan kişisel bloglar gibi. Bu tarz bloglar reklam verenler tarafından da ilgi alanı net ziyaretçi gruplarına seslendiği için özellikle değerlendiriliyor.

DOOCED
Bu terim işini blog yazdığı için kaybeden kişiler için kullanılıyor. Bu terim işinden blog yazdığı için atılan ilk kişi olan Heather Armstrong'a ithaf edilmiş. Armstrong çalıştığı firma ile ilgili hassas bilgileri Dooce.com adlı blogunda yayınlayınca işinden atılmıştı.

PAID BLOGGING (Ücretli blog yazımı)
Sadece sitesindeki Google reklamları veya bannerlardan para kazanmanın ötesinde, bir ürün veya konu ile ilgili yazmak için firmalardan para alınması durumu Paid blogging (Ücret karşılığı blog yazımı) olarak tanımlanıyor.Advertorial tarzı yazılarını blogunda okuyucularına sunan yazarların ödeme aldıklarını açıklamaması yazara ve bloga duyulan güvene zarar veren bir unsur olarak tanımlanıyor. Örneğin Marqui Web pazarlama servislerini 20popüler blogu seçerek duyurmayı tercih etti. Firma 3 ay boyunca ayda 800USDödeme ile servislerini bu yazarların ağzından tüketicilere duyurdu.Amerika'da son seçimlerde de bloglar etkili iletişim kanalı olarak kullanıldı.

PODCASTING (Podyayıncılık)
Tüketiciler tarafından oluşturulan içerik trendinin en son uzantısı Podcasting. Henüz gelişmekte olan bu teknoloji kişilerin kendi radyoprogramlarını hazırlayarak, Web üzerinden yayınlamasına imkan veriyor.Hazırlanan şov bilgisayar, PDA veya Apple iPod ile dinlenebiliyor.Blogger'lar tarafından hazırlanan ve blogosphere (blog evreni) içinde yaygınlaşan bu uygulama, çok kısa bir süre içinde kurumların da ilgisini çekti. Geçtiğimiz Nisan ayında, Paris Hilton yeni filminin tanıtımı içinpodcast (podyayın) yapacağını duyurdu.

Yazının kaynağı: http://www.businessweek.com/magazine/content/05_18/blog_extras/glossary/index.html?gutenberg.htm

13 Temmuz, 2005

Bloglar markalara ne ifade ediyor?

Peter Merholz 1999 baharında sitesinde “Web log kelimesini wee-blog olarak okumaya karar verdim. Veya kısaca blog” duyurusunu yaptı ve sözlüklere yepyeni bir kelime kazandırdı: BLOG (Kişinet). Peki nedir bugün milyonları peşine takmış pek popüler blog olayı?

Biz Stone’a göre blog yeni bir kişisel yayıncılık yöntemi, amatör gazetecilik, e-postadan bu yana gelmiş en büyük yenilik, online topluluk oluşturma şekli, alternatif medya, tüketici ile iletişim stratejisinin parçası, can sıkıntısına bir çözüm, yeni bir yazım şekli, herkese atılmış bir e-posta, cep telefonu resimlerini attığımız bir albüm, online bir günlük veya annemizden saklamamız gereken bir şey... Hatta bunların tamamı ve daha fazlası... Ne olacağı size bağlı. İster pazarlama ile görüşlerinizi dünyanın ilgisine sunar, ister sadece arkadaşlarınızla tatil anılarınızı paylaşır, ister firmanızdaki gelişmeleri anlatırsınız. Aslında blogların eski “My homepage – Benim ana sayfam” olarak tanımlanan, kişisel web sitelerinden temelde bir farkı yok. Farkı bir e-posta gönderimi kadar kolay sitenizi güncelleyebilmenizi sağlayan teknolojide. Tüm dünyada blogger.com, xanga.com, textamerica.com gibi siteler, Türkiye’de turkblog.com, teknolojik detaylara boğulmadan, üstelik ücretsiz olarak bu servisi sunuyorlar. Sonuçta milyonlarca blog yayında, 2005’in ilk yarısında Amerika’daki internet kullanıcılarının %10’unun kendine ait bir blog’u var, kullanıcıların %25’i düzenli olarak blogları takip ediyor (Pew Report, 2005). Çoğumuzun edecek iki çift lafı var ve Internet -veya blog dilindeki karşılığı ile blogosphere (blog evreni)- bize sonsuz okuyucuya erişme olasılığını sunuyor. Böyle bir olasılık karşısında okuyucularımızı ikna etmek ve Internet üzerinde de olsa bu dünyaya biz iz bırakmak için yazıyoruz diyor Hugh Hewitt blogları dünyamızı değiştiren bilgi reformu olarak tanımladığı kitabında. Hani dikili bir ağacım olsun demenin 21.yüzyıl karşılığı gibi belki bloglar. Veya performans kültürünün bir diğer sonucu.

Tüm dünyada bloglar ya kişisel veya C-Level olarak tanımlanan firma siteleri olarak yoluna devam ediyor. Türkiye’de blogları bir araya toplayan iki online grup var: Bloglar Alemi ve Blog Kardeşliği. Bu siteler üzerinden blogger.com veya turkblog.com’daki popüler Türkçe bloglara erişmek mümkün. Bir de google üzerinden arama yaparak blogger.com’daki sitelere kolayca erişilebilir.

Blogların markalar için üç anlamı var. Birincisi tüm dünyada yaygınlaşan şekilde markanın insan yüzünün tüketici ile buluştuğu, genel müdüründen, ürün geliştirme ekibine kadar farklı seviyelerde şirket elemanlarının yazılarının yer aldığı Corporate-Level Blogların tüketici ile iletişim kanalı olarak kullanımı. İkincil olarak diğer blogların bir reklam mecrası olarak kullanımı. Ve en önemlisi marka ile ilgili olumlu-olumsuz tüketici yargılarının tartışıldığı, yorumların yapıldığı özgür platformlar olarak değeri.

Blog’ların banner reklamcılığı için mecra olarak kullanımında henüz sorunlar giderilebilmiş değil. Raporlama imkanının klasik siteler kadar kolay olmaması bu anlamda reklamvereni etkiliyor. En önemli problem blog okuyucularının %25 kadarının RSS Feed teknolojisini kullanarak siteye hiç gelmeden içeriği okuyabilmeleri. Dolayısı ile bir banner reklam yayını söz konusu olsa bile tüm ziyaretçilere erişilemiyor. Yenilikçi yöntemlerle metin içi reklam uygulamaları yapıldığında ise blogların birbirine kurduğu bağlarla aynı içeriğin diğer sitelerde yayınlanabilmesi gibi teknoloji farklılıkları da reklamın kontrolünü zorlaştırıyor.

Ama blogların asıl değeri fikir lideri konumuna yükselen yazarlarından, tüketicinin marka algısını etkileme potansiyelinden kaynaklanıyor. Zaten bunun farkına varan bir çok marka kendi blogunu oluşturmaya veya popüler bloglara gizli sponsor olmaya, dolayısı ile blogları marka iletişiminin bir parçası olarak kullanmaya başladı. Blogda sunulan içerik kalitesi, yazarın konusunda uzman olması, kişisel görüşlerini doğal ve açık bir şekilde ilettiği bir ortam olması gibi faktörler blogları tüketicilerin güvendiği bilgi kaynakları haline getiriyor. Tüketiciler olarak bugüne kadar arkadaşımızdan, aile fertlerinden duyduğumuz marka haberlerini, önerileri, yorumları artık internette hiç tanımadığımız ama her gün yazılarını okuduğumuz sanal arkadaşımızdan da almaya başlıyoruz. Soruyoruz, yorumlarımızı iletiyoruz, diğer ziyaretçilerin yorumlarını okuyoruz.

Bloglar tüketicilerin etkileşim dünyasını bir aşama daha genişletiyor. Markalara internette tüketiciler tarafından oluşturulan bu içeriği doğru bir şekilde takip etmek düşüyor...

Bu yazı ilk olarak Star Gazetesinde yayınlandı.

12 Temmuz, 2005

Internet reklamcılığı üzerine

Mynet Adnews ajans görüşü bölümünde yayınlanan bir röportajda şu sorulara cevap vermişim:
Bir reklam aracı olarak interneti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sizce internette yapılan iletişim çalışmalarının markaya katkıları nelerdir?
İnterneti diğer mecralar ile kıyasladığınızda artı ve eksileri nelerdir?


Cevaplar için :)
http://www.mynet.com/reklam/adnews5/ajansgorusu.asp

11 Temmuz, 2005

Neden Internet?

İlk konu önemli bir soru: Neden Internet?

Gerçekten de neden internet? Dünyada pazarlama oyununun kuralları değişiyor. Tüketici sonsuz alternatifler arasında artık kontrolü ele geçirmiş durumda. Reklamcılıkta tek kanallı günler çook eskilerde kaldı. Teknolojinin gelişmesi ile interaktivite artıyor, Dijital Tvden Internete, DVD – Video kayıt cihazlarından Play station ve PC oyunlarına, evde eğlence için sunulan tüm alternatifler TVden ve reklam izleme oranlarından vakit çalıyor. Tüketici bilinçlendikçe kendini markaların mesaj bombardımanından -teknolojinin imkanlarını da kullanarak- koruyor.

İşte Marketing Türkiye’den taze bir haber: “Amerikalıların medya kullanım oranlarını inceleyen Dijital Gelecek Projesi (Digital Future Project) raporu, internete ayrılan zamanın giderek arttığını ve televizyona ayrılan zamanın ise giderek azaldığını ortaya koydu. 2002'de yüzde 11. 1 olan internete ayrılan zaman 2003 yılında 12.5'e ulaşırken, televizyona ayrılan zaman 11.2'den 11.6'ya yükseldi. Araştırmaya katılanların yüzde 38'i televizyon karşısında geçirdikleri zamanın azaldığını belirtirken yüzde 45’ i de internet yüzünden geçen seneye göre daha az televizyon seyrettiklerini bildirdi.”

Internet: (hala üzerinde konuşuyor ve sorguluyor olsak da) bir markanın tüketici ile aracısız buluşması için mükemmel bir mecra. Görsellik açısından en az televizyon kadar zengin, içerik açısından basılı mecradan bile çok daha detaylı olma imkanını bizlere sunuyor. Klasik mecralarda olmayan interaktivite de bu iki özelliğe eklenince, geriye tek sorun kalıyor: internetin erişim güçlüğü. Özellikle gelişmiş pazarlarda bu sorunun da göz ardı edilebilir bir noktaya geldiğini sevinerek gözlemliyoruz. Ve en önemlisi tüm dünyada yeni nesil, internet ile büyüyor.

Binbir güçlükle tüketicisine mesajını iletmeye çalışan markalar elbette yeni alternatifler yaratmak, farklılaşmak ve hedef kitlesinin beyninde ihtiyacı olan alanı kapmak zorunda. Bu noktada internetin yıldızı parlıyor: BMW sadece web sitesinde yayınlamak üzere kısa filmler hazırlıyor, Unilever'den P&G'ye dünya devleri hedef kitlelerine homebasics.com, beinggirl.com gibi bağlamsal pazarlama "contextual marketing" siteleri ile ulaşıyor, tüketicilerine dijital servisler sunuyor, onların hayatlarına internet sayesinde farklı bir noktadan girebiliyorlar. Güzel planlanmış, doğru bir sitede ortalama 10-15 dakika boyunca tüketicinin tüm ilgisini marka üzerinizde toplamak, hatta tüketici ile sürece yayılan bir iletişim kurarak duygusal bağı güçlendirmek, marka mesajını aracısız gönüllü tüketiciye iletmek çok uzun zamandır, internet mecrasını doğru kullanan markalar için gerçeğe dönmüş durumda.

Internet’in gerçekleri sadece Amerika ve Avrupa pazarı için değil, günümüz Türkiye’sinde 5 milyonu geçen kullanıcı kitlesi ile, gençlere ve eğitimli çalışan kesime ulaşmak isteyen tüm markalar için geçerli. Bugün gıda sektöründen bankacılığa, sinemadan sağlığa çok farklı sektörlerden farklı markalar, hedef kitlelerine erişim için internet sitelerini ve internet reklamcılığını kullanıyorlar. Türkiye gerçeklerini, başarılı örnekleri ve sorunları ayrı bir yazının konusu yapalım. Netice’nin ilk yazısında Internet’in ülkemizdeki durumuna pembe gözlüklerle bakalım. Hem kimbilir belki çok yakında milletçe dizi seyretmekten vazgeçip internetin avantajlarını hep birlikte keşfeder ve kullanırız? Ne dersiniz?

Bu yazı ilk olarak www.nedeninternet.com sitesinde yayınlanmıştır:
Permalink: http://www.nedeninternet.com/content.aspx?content=article&ArticleID=103

08 Temmuz, 2005

Netice'den merhaba

Netice herşeyden önce internet reklamcılığına dair yaratıcı örnekleri, bu mecranın avantajlarını, uygulamadaki sorunları tartışabileceğimiz ve dünyadan farklı- yepyeni reklam uygulamalarını sizlerle paylaşabileceğimiz bir platform olarak planlandı. Merhaba...
 

Powered by Blogger